25 Ocak 1990 tarihinde kurularak, ilk Genel Kurulunun yapıldığı 17 Ocak 1991 tarihinde, Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde resmen faaliyetlerine başlayan Yollar Türk Milli Komitesi’nin “28. Olağan Genel Kurul Toplantısı” 24 Mart 2018 Cumartesi günü saat: 11:00’de Karayolları Genel Müdürlüğü, F-Blok -1. Kat Konferans Salonu’nda yapılarak 28 Mart 2015 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısı’nda 3 yıllık çalışma süresi için görevlendirilen Yönetim Kurulu’nun üçüncü dönem çalışmaları ibra edildi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan toplantıda Başkanlık Divanının teşkili için Divan Başkanı ve iki Raportörün seçimine esas olmak üzere alınan isim önerilerinin oylanması sonucunda; Uğur Kenan ADİLOĞLU Divan Başkanı, Muhammet KOMUT ve Aydın DURUKAN’da Raportör olarak seçildi.
Karayolları Genel Müdürü ve YTMK Başkanı İsmail KARTAL’ın yoğun iş programı nedeniyle toplantıya katılamamasından dolayı, YTMK Başkan Yardımcısı H. Hüsnü DOĞAN üyelere YTMK’nın 2017 yılı çalışmaları hakkında bilgi verdi.
H. Hüsnü DOĞAN, vizyonunu, “Karayolu ulaştırması alanında Türkiye'de ihtiyaç duyulacak her konuda ilgili paydaşları bir araya getirebilecek ve bilimsel gelişmeler ışığında çözüm aranmasını sağlayacak itici güç olmak” olarak belirleyen Komitenin; yaptığı yayın ve etkinliklerle ulusal ve uluslararası paydaşlar arasında iletişimi sağlama misyonunu 28 yıldır başarıyla yerine getirdiğini belirterek sözlerine başladı.
Komitenin bilimsel bilgiye katkı amacıyla vermeyi gelenek haline getirdiği ödüllerinin, bu yıl da sahiplerini bulduğunu ve yarışmaya katılan 3 adet Doktora Tezi, 6 adet Yüksek Lisans Tezi ile 19 adet Bildiri / Makalenin, Değerlendirme ve Seçici Kurullar tarafından incelenmesi sonucunda bir Doktora Tezinin, bir Yüksek Lisans Tezinin ve üç Bildirinin ödüle layık görüldüğünü söyleyen DOĞAN ödül alan eser sahiplerini kutladığını ifade etti.
Yollar Türk Milli Komitesi bünyesinde, üyelerden gelen öneriler de dikkate alınarak Yönetim Kurulunca oluşturulan 13 Çalışma Grubunun, 2017 yılında da çalışmalarını sürdürdüğünü açıklayan DOĞAN Çalışma Gruplarının sonuçlarını Ara Faaliyet Raporları halinde Komitemize sunduğunu söyledi.
Bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izleyip desteklemeyi, teknik birikimi değerlendirip yaymayı hedefleyen Komitemizce; 2017 yılında gerçekleştirilen diğer önemli etkinliklerden de kısaca söz etmek istediğini belirten H. Hüsnü DOĞAN;
- 18-19 Ocak 2017 tarihlerinde düzenlenen “Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu Seminer ve Sergisi”nde, projenin ihale yöntemi, finans modeli, projelendirme, yapım, işletme ve bakım aşamalarındaki tüm çalışmaların değerlendirilerek katılımcılarla paylaşıldığını,
- Komitemizce, 2016 yılında ilki düzenlenen “Karayolları, Köprüler ve Tüneller İhtisas Fuarı”na gösterilen büyük ilgi ve taleplerin dikkate alınarak, 24-26 Mayıs 2017 tarihlerinde ATO Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda ikincisinin düzenlendiğini ve 12 ülkeden toplam 156 firmanın yer aldığı Fuarın 14 Bakanlık; 16 Genel Müdürlük ve 67 ilden 206 belediye ve 7438 ziyaretçi tarafından takip edildiğini,
- Fuar kapsamında ayrıca, yurt içinden ve yurt dışından katılan sektör temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen Çalıştay’da, yoğun ilgiyle takip edilen 15 sunumun yapıldığını,
- 29-30 Kasım 2017 tarihleri arasında düzenlenen “7. Ulusal Asfalt Sempozyumu ve Sergisi” ile; asfalt konusunda çalışan yol otoritelerinin, akademisyenlerin, üretici ve uygulayıcıların bir araya gelerek, asfalt kaplamalı yol üst yapılarının tasarım, yapım, bakım çalışmalarıyla ilgili buluş ve teknolojik gelişmeleri, karşılaşılan sorunları ve çözüm önerilerini tartıştığını ve böylece bilime ve uygulamaya katkı sağlandığını,
söyledi.
H. Hüsnü DOĞAN konuşmasının devamında “seçenekli ve nitelikli bir ulaşım sistemine sahip olan ülkemiz, gücünü kendi içinde ve bölgesinde ulaşılabilir ve erişebilir olması ile hissettirmektedir. Karayollarında hareketlilik ve erişilebilirliğin kalitesini artırmak ve mevcut altyapının daha verimli kullanımını sağlamak için çalışmalar ve araştırmalar aralıksız sürdürülmektedir. Bu bağlamda, ilkini 2008 yılında gerçekleştirdiğimiz Karayolu Ulusal Kongrelerinin dördüncüsünü bu yıl içinde gerçekleştireceğiz. Ülkemiz karayolunun, projelendirme, yapım, bakım, onarım, kullanım ve diğer yönlerinin dünyadaki son araştırmalar, gelişmeler ve uygulamaların da dikkate alınarak tartışılıp değerlendirileceği Karayolu Ulusal Kongresine tüm üyelerimizi, üniversitelerimizden, kurum ve kuruluşların ilgili birimlerinden ve ülkemizin ulaşım sektöründen tüm tarafları, bildiriyle veya dinleyici olarak davet ediyor, katılımlarını bekliyoruz.” dedi.
Konuşmasının sonunda, altyapı projelerine ve karayolları projelerine büyük destek veren Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Hükümetimize teşekkür eden DOĞAN “Yollar Türk Milli Komitesinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başarılı işlerin altına imza atacağına inancım tamdır. Bu bilinçle, 28. Seçimli Olağan Genel Kurul Toplantımızın esenlik içinde geçmesini diler, Yollar Türk Milli Komitesi’nin Yönetim Kuruluna, çalışanlarına ve değerli üyelerine, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım.” diyerek konuşmasını tamamladı.
Daha sonra, Komitemizin davetini kabul ederek Genel Kurulumuza katılan Yapı Merkezi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ersin ARIOĞLU konuşma yapmak üzere kürsüde yerini aldı.
Mühendislerin, insan ihtiyaçlarını gidermeğe ve insanlığı doğa ile uyumlamaya çalıştığını, insan ihtiyaçları için bir tek çözüm olmadığını, birbirine alternatif birçok çözüm olabileceğini ve mühendisin, bu alternatifleri ortaya çıkaran ve aralarından, mevcut şartlar içinde en “güzel”, en “verimli” ve en "sürdürülebilir" olanı seçen olduğunu söyleyen Dr. ARIOĞLU mühendislerin, hedef belirlemede ve hedeflerine tolerans sınırları içinde ulaşmada mahir olduklarını belirtti. “Mühendisler her şeyi ölçer, sıraya dizer ve zihinlerindekileri "ölçülebilir" kılarlar. Kıt kaynakları verimli kullanırlar. Bu özel yetenekleri ile mühendisler, toplumların refahını sürekli yükselterek ekonomik zenginlik yaratmayı başarırlar” diyen Dr. ARIOĞLU “özetle; mühendisler sorgular, kurcalar ve kurgulayarak "uygarlık" ve "onun sistemlerini" kurarlar” dedi.
Mühendislerin eserlerini oluştururken; birbirinden etkilenen, iç-içe geçmiş, birbirine bağlı ve ayrıştırılamaz 3 çeşit “ölçüt” seti kullandığını belirten Dr. ARIOĞLU bunları,
“Doğa yasalarına” dayanan ölçütler: Minimum malzeme kullanmaya yönelik, fakat doğadan ve fonksiyondan doğan tüm tesirlere yeterli direnç sağlayan ölçütlerdir. Eserin “verimliliğini” ölçer, “güvenilirliğini” sorgular. Bu tip ölçütler evrenseldir, objektiftir ve her yerde geçerlidir.
“Ekonomik şartlara” dayanan ölçütler: Ekonomik şartlar, eserin bulunduğu “coğrafyanın” sosyal bünyesinden doğar. Eserin maliyet/fayda analizini yapan, tahammül edilebilir ekonomik sınırlarını ölçen, politik irade ve istemleri gözeten, sübjektif ölçütlerdir.
“Simgesel ölçütler”: İki grupta toplanabilir. İlki; Eseri kullananların beklentileridir. İkincisi; Eseri tasarlayan ve inşa edenlerin iradesinden doğan ölçütlerdir. Bunlar, doğanın ve ekonominin kısıtları içinde, hangi ölçüde “zarafet” ile çözüm bulunabildiğini sorgular. Simgesel ölçütler genelde evrenseldir. Daha önceki eserleri daha güzeli ile “geçme-aşma” isteminin tezahürlerini taşıyabilir. Genelde kaygısı “estetiktir”. Estetik duygular, evrensel olduğu kadar, yerel kültürden, özellikle “tarihten” de etkilenir.
diye açıkladı ve “mühendisler estetiğin matematik ifadesi olan; "minimal tamlık"; "maksimal fayda ilkesinin" peşindedirler” diyerek cümlesini tamamladı.
Dr. Bejan tarafından 1996’da yayınlanan bir "doğa kuramından (Constructal Law)" bahseden Dr. ARIOĞLU kuramın "doğanın veya yaşamın yapılanması; tasarımı" anlamına geldiğini ve termodinamiğin ikinci ve Newton'un üçüncü kanunları ile ilgili ve "doğadaki canlı-cansız tüm tasarımların" evrimini betimlediğini söyledi.
Yaşamın yapılanmasını, "Doğadaki herhangi bir akış sisteminin mevcut geometrik formu, akış süreçlerinde, üzerindeki akı’yı daha kolay ve çok akıtmak üzere yeni formlara evrilir." şeklinde özetleyen Dr. ARIOĞLU, tabiatta görülen tasarımların tesadüfen oluşmadığını, formunun, biçiminin, ritminin, dokusunun zamanla mutlaka değiştiğini, çünkü akışın, akı’sını zaman içinde kolaylaştırmak, çoğaltmak ve geliştirmek zorunda olduğunu belirterek “tıpkı, yeni inşa edilmiş bir yolun, zamanla trafiğini çoğaltması ve yeni kapasite talebini dayatması gibi” dedi.
Dr. ARIOĞLU kuramın mühendisler için önemini ise “Kuram, akı’nın evrimini anlatıyor. Geometrisi, ritmi, biçimi ile akıyı harekete geçiren, üzerindeki enerji; fakat hareket oluşmaya başlar başlamaz, hareketi önlemeye çalışan fren güçleri de; çoğu kere sürtünme ve benzerleri; hemen oluşuyor. Akışlar, adeta makine+fren sistemleri. Aslında birbiri içinde evrilen bir "makine+fren" beraberliği, dünyayı ve evreni sarmış ve sarmalamış durumda.” diyerek açıkladı.
“Tabiat ve hayat, birbirini az veya çok etkileyen, irili ufaklı, sayısız "makine+fren" sistemlerinden oluşuyor. Mühendisin görevi, bu akıları düzenlemek ve "akış’ın" işini kolaylaştırmak. Bu düzenleme Sanatkârane yapılırsa, evrimi hızlandırmak anlamına gelir. Belki derin düşünür, sık dokursak, mühendislik gayretleri, bir bakıma, zamanı genişletmek veya zaman içinden zaman çıkarmak anlamına da geliyor.” diyen Dr. ARIOĞLU bu nedenle mühendislerin, sorumlulukları gereği; evrimi en çok destekleyen tasarımları seçip uyguladıklarında, insanlığın "daha iyiye" yönlenmesine ve "geleceğe giden yolların" döşenmesine adeta hız verdiklerini belirtti.
Tecrübe ve bilgi yetersizliğinin, sözleşmelerin taraflı oluşunun, aşırı rekabetin, her seviyede süre giden kararsızlıkların, tasarımlarda ve satın almada yapılan yanlışların ve gecikmelerin; ve de en önemlisi "fikir projesi" ve "interaktif planlamanın" yaygın kullanılmamasının, projeleri başarısızlığa sürükleyen en etkin nedenler olduğunu anlatan Dr. ARIOĞLU projenin; hedefleri, bütçesi, süresi ve performans kriterleri belirlenmiş, "bir kere" yapılacak bir "iş paketi" olduğunu belirterek, bir projede tek pusulanın “sorular” olduğunun altını çizdi ve güzel sorulmuş sorulara, güzel cevaplar geleceğini, sorununda, cevabında bilgiden doğacağını, özetle: proje yapmanın esasının; yerinde ve güzel “sorular sormak” olduğunu söyledi.
“Proje yöneticisinin”, proje takımını kurmak, ruhunu aşılamak, "yerinde" sorular sorarak belirsizlikleri yok etmekle yükümlü olduğunu ve belirsizliklere erken yoğunlaşmanın, riskleri fırsatlara dönüştürme olanağı yaratacağını ifade eden Dr. ARIOĞLU proje yönetiminin karakterini, projede yürütülen planlama yönteminin belirlediğini, birçok planlama yöntemi olduğunu ve kendisinin, geleceğe uzanan yolu döşeyecek olan interaktif (ardışık etkileşimli, sürekli yaşayan) planlamayı özetleyeceğini söyledi.
Bu stilde, iş paketlerinin, projenin son gününden başa, yani bitiş hedefinden başlangıca doğru dizildiğini, uygulamanın ilk adımıyla birlikte, oluşan yeni şartlara göre, planlamanın boydan boya duruma göre yenilendiğini, interaktif planlamada, süreçler ve operasyonların değişmesine rağmen, temel hedeflerin "sabit" tutulduğunu, bu yüzden, her yeni adımda çözüm üretmenin, giderek zorlaştığını, hedefleri sabit tutmanın tek yolunun "yaratıcı çözümler" bulmak olduğunu söyleyen Dr. ARIOĞLU sıkı kısıtları olan “zor” projelerde, “interaktif” planlamanın, başarıyı "garanti altına" alacağını, bu planlamanın, temelde "satranç oyununu" andırdığını, "Proje Oyunu"nun da; hem kendi planlarını, hem de rakibin planlarındaki, -diğer deyişle konjonktürdeki- değişimleri sürekli gözeterek oynanan bir oyun olduğunu belirtti.
Dr. ARIOĞLU, projenin boyutuna göre "Proje Takımı"nın büyüklüğünün değiştiğini, projenin içeriğine göre, birçok disiplinden birçok kişinin bir araya gelerek bir takımı oluşturduğunu ve projenin başarısının "takım ruhuna" bağlı olduğunu ifade ederek takım ruhunu somutlaştırması gerekirse; insanoğlunun yeteneklerinden özellikle 7 tanesinin, proje yapımı boyunca sergilenmesi gerektiğini, bunların da; "Hayal Gücü, Öğrenme Tutkusu, Bilgi İşleme, Yaratıcılık, Estetik Tutum, İş Bitirme Azmi ve Sorumluluk.." olduğuna dikkat çekti.
Karayollarının; temelde çeşitli merkezleri birbirine bağlayan bir network olmasına rağmen, araçları, insanları, fabrikaları, kısaca birçok mühendislik disiplinini içeren, teknik, sosyo-ekonomik boyutları olan girift bir sistem olduğunu söyleyen Dr. ARIOĞLU “bu sistemin tasarımı, inşası, işletilmesi, sosyal gelişmelere uyumu dikkatlice yapılamazsa; sistem, doğasına uygun evrilemez; üzerindeki "akı", çevresini tahrip edebilir, telafisi mümkün olmayan kayıplara sebep olur. Karayolu mühendisleri, bu zafiyeti yenmek için olağanüstü ter döküyor ve daha da dökeceklerdir” dedi.
Karayollarımızın yüksek oranda kullanıldığını, yol güzergâhlarının verimli seçildiğini, yurt sathına dengeli dağıldığını ve Türk ekonomisinin dinamizmini ispatlarken; yoğun kullanım ile yollarımızın onarım ve işletme giderlerinin yükseleceğini ve kazaların artacağını çeşitli veriler ışığında açıklayan Dr. Ersin ARIOĞLU Türkiye'de her yıl "bir milyon" aracın trafiğe girdiğine, karayollarımızın geliştirilemezse böyle bir baskıyı taşıyacağına vurgu yaparak karayollarımızı daha güvenli, verimli, konforlu, entegre ve çevre dostu sistemler haline getirmekten başka çarenin olmadığına ve bunun için çözümün; karayollarımızı "akıllandırmak" ve "yeşile" yönlendirmek olduğuna işaret etti.
Köprü ve tünellerin karayollarının en önemli ve pahalı parçaları olduğunu, özellikle "kablo destekli köprülerin", köprü tipleri arasında en büyük açıklıkları, en ekonomik aşabilen, narin, estetik ve verimli köprü tipleri olduğunu belirten Dr. ARIOĞLU köprülerin açıklıkları birleştirmek ve ömrü boyunca, üzerindeki trafiği, zaafa düşmeksizin taşımak gibi net bir işlevi olduğunu söyledi.
Köprülerin, ayrıca tarihe tanıklık ettiklerini ve inşa edildikleri dönemin yapım yöntemleri, teknolojileri, malzeme özellikleri, güzellik anlayışı, kültürleri hakkında kuşaktan kuşağa bilgi ve mesaj taşıdıklarını söyleyen Dr. ARIOĞLU bu nedenle köprülerin, bulunduğu coğrafyanın fiziksel ve tarihsel dokusundan bağımsız inşa edilemeyeceklerini belirtti.
Dr. Ersin ARIOĞLU, 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin başarılarının simgelenmesine; Çanakkale’yi geçilmez kılan şehitlerimizin anısına; Dünya bayındırlığına; uygarlığımızın gelişmesine ve “barışa” adanmış “1915 Çanakkale Köprüsü”nün kendilerine, “normal bir asma köprü inşaatının ötesinde” sorumluluk yüklediğini ve projenin “zamanında” bitirilmesi ve “Çanakkale ve Cumhuriyet tarihine yaraşan” güvenli, sağlam, estetik bir eser inşa edilmesi ve eserin her türlü olumsuzluklardan korunması için çalıştıklarını ifade etti.
Gelecekte karayollarımızda seyreden araçların, hızlarının artacağını, elektrik tahrikli ve manyetik kaldırmalı olacağını, sürücüsüz kullanılacağını, merkezden yönetileceğini, güvenliklerinin artacağını ve servis verilmeye her an hazır olacağını ve geleceğin yollarında ise her şey akıllanacağını, yolun her öğesi birbirine bilgi aktaracağını, iklim şartlarından etkilenilmeyeceğini, biyo-filtrasyon yaygınlaşacağını belirten Dr. ARIOĞLU konuşmasını “Bir ülkenin kalkınması, "hareketliliği" ile orantılıdır. Karayolları en hareketli ve gelişkin ulaşım sistemidir. Fiziksel büyüklüğü ve sosyo-ekonomik ağırlığı ile ülkemizin en değerli varlığıdır. Özenle korunmalı ve geliştirilmelidir. Bu özen karşılıksız kalmaz. Refah, güvenlik, barış, kalkınma ve demokrasi olarak geri ödenir.” diyerek tamamladı.
Dr. Ersin ARIOĞLU konuşmasının sonunda Avrasya Tüneli yapımını anlatan kısa bir "görsel" sundu.
YTMK Genel Sekreteri Sina KİZİROĞLU yaptığı konuşmada, 2017 yılı Çalışma Raporuna değinerek, üyelik işlemleri, YTMK 2017 yılı ödülleri, çalışma grupları, uluslararası kuruluşlara olan üyelikler, YTMK’nın katılımıyla ve/veya organizasyonu ile yapılan ulusal ve uluslararası toplantılar, 2018 yılında planlanan faaliyetler, yayın çalışmaları, YTMK kitaplık olanakları, aidat tahsilatları hakkında bilgi verdi.
2017 yılı Ödül Yarışmasına katılarak ödül almaya hak kazanan 1 Doktora Tezi, 1 Yüksek Lisans Tezi ve 3 Bildiri sahibi, özgeçmişleri okunduktan sonra 5’er dakikalık sunumlarını yapmak ve ödüllerini almak üzere Divan Başkanınca sıra ile kürsüye davet edildiler.
- Doktora Tezi dalında ödüle layık görülen Dr. Fatih YONAR “Elektrik Ark Ocağı Çelikhane Cürufunun Karayolu Esnek Üstyapı Tabakalarında Kullanımının ve Karışım Performansının Araştırılması” konulu tezi ile ilgili sunumunu yaptıktan sonra ödülü H. Hüsnü DOĞAN tarafından kendisine takdim edildi.
- Yüksek Lisans Tezi dalında ödüle layık görülen İslam GÖKALP’in “Laboratory Investigation Of The Effects Of Aggregate’s Type, Size And Polishing Level To Skid Resistance Of Surface Coatings (Yüzeysel Kaplamalarda Agrega Tür, Boyut Ve Cilalanma Seviyesinin Kaplama Kayma Direncine Olan Etkisinin Laboratuvar Ortamında Araştırılması)” konulu tezinin sunumu, GÖKALP’in ciddi bir rahatsızlık nedeniyle hastanede yatıyor olması sebebi ile gerçekleştirilemedi. Ödül Törenine katılan Yağmur ÖZİNAL tarafından İslam GÖKALP’in göndermiş olduğu mektup okundu. Daha sonra söz konusu ödül Süreyya Yücel ÖZDEN tarafından İslam GÖKALP’e iletilmek üzere Yağmur ÖZİNAL’a teslim edildi.
- Bildiri ve Makale dalında;
Ödüle layık görülen “A Multi-Criteria Route Planning Model Based On Fuzzy Preference Degrees Of Stops (Durakların Bulanık Tercih Derecelerine Dayalı Çok Kriterli Rota Planlama Modeli)” konulu makalenin yazarları Prof. Dr. Efendi NASIBOV, Dr. Ahmet Can DİKER ve Dr. Elvin NASIBOV törene katılamadıkları için ödülleri kendilerine takdim edilemedi.
Ödüle layık görülen Doç. Dr. Özgür AVŞAR, Bengi ATAK ve Prof. Dr. Alp CANER’in “In-Depth Investigation of Seismic Vulnerability of an Aging River Bridge Exposed to Scour (Uzun Yıllar Oyulmaya Maruz Kalan Bir Nehir Köprüsünün Sismik Davranışındaki Değişimin İncelenmesi)” konulu makalesinin, Bengi ATAK tarafından sunulmasından sonra sahneye davet edilen Mehmet TUTAŞ tarafından törene katılan yazarlardan Bengi ATAK ve Prof. Dr. Alp CANER’e ödülleri verildi.
Ödüle layık görülen Yrd. Doç. Dr. Semiha TÜRKAY ve Sayın Prof. Dr. Hüseyin AKÇAY’ın “Road Roughness Evaluation By Curve-Fitting And Subspace-Identification Methods (Yol Pürüzlülüğünün Eğri Yaklaştırma Ve Alt-Uzay Tanıyım Yöntemleri İle Ölçeklendirilmesi)” konulu makalesinin sunumu Yrd. Doç. Dr. Semiha TÜRKAY tarafından yapıldı. Sunum sonrasında Yrd. Doç. Dr. TÜRKAY’a ödülü Tuğba KİPER tarafından verildi. Diğer yazar Prof. Dr. Hüseyin AKÇAY törene katılamadığı için kendisine ödülü verilemedi.
Divan Başkanı Uğur Kenan ADİLOĞLU’nun 2018-2021 yıllarını kapsayan üç yıllık çalışma döneminde Yönetim Kurulunda görev alacak 5 asıl 3 yedek üyenin belirlenmesi için yapılacak seçimle ilgili olarak üyelere detaylı bilgi vermesinden sonra oy kullanımına geçildi ve oy kullanımı bittikten sonra oyların sayımı yapıldı.
Oyların sayımı sonucunda Yönetim Kurulu Üyeliğine;
- Zeki NUMANOĞLU |
- Tuğba KİPER |
- Nurcan ÇATALPINAR |
- Hamdi AYDIN |
- Atayla VARLIK |
asıl üye olarak,
- Gülay MALKOÇ |
- Murat BOYDAŞ |
- Yaşar MANGALOĞLU |
yedek üye olarak seçildiler.
Genel Kurul Toplantısının sonunda Divan Başkanı “Bugüne kadar Yönetim Kurulu Üyesi olarak katkı sağlayan bütün üyelerimize teşekkür ediyor, bundan sonraki yaşamlarında başarılar diliyorum. Yeni seçilen Yönetim Kurulu üyelerimize de yapacakları çalışmalarda başarılar diliyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum” diyerek Genel Kurulu kapattı.
Genel Kurul Toplantısı sonrasında üyeler ile birlikte öğle yemeği yenildi.